Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ilerlek
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İlerlemiş, ileriye varmış


ilerleme

İlgili Kelimeler:

kademe ilerlemesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İlerlemek işi

Örnek:

1. Doğru yolda, seçtiğim bir yolda ilerlemem gerekir.

1. Doğru yolda, seçtiğim bir yolda ilerlemem gerekir.


ilerlemek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bulunduğu yerden daha ileriye gitmek, yol almak

Örnek:

1. Vapur durmadan düdük çalarak ilerliyordu.

1. Vapur durmadan düdük çalarak ilerliyordu.

2. Vakit geçmek

Örnek:

1. Mevsimin ilerlemiş olmasına karşın hâlâ direnen bir iki gelincik ve papatya...

1. Mevsimin ilerlemiş olmasına karşın hâlâ direnen bir iki gelincik ve papatya...

3. Daha güçlü, daha etkili duruma gelmek

Örnek:

1. Ahbaplık ilerledi. Hastalık ilerledi.

1. Ahbaplık ilerledi. Hastalık ilerledi.

4. Daha iyi, daha yüksek bir düzeye, aşamaya erişmek, gelişmek, terfi etmek, terakki etmek

Örnek:

1. Tercüme ilerledikçe tuhaflıklar insanı rahatsız etmeye başlıyor.

1. Tercüme ilerledikçe tuhaflıklar insanı rahatsız etmeye başlıyor.


ilerletebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İlerletebilmek işi


ilerletebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , İlerletme ihtimali veya imkânı bulunmak


ilerletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İlerletmek işi


ilerletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , İlerlemesini sağlamak, ilerlemesine yol açmak

Örnek:

1. İşte o gün bugündür ahbaplığı ilerlettik.

1. İşte o gün bugündür ahbaplığı ilerlettik.


ilerleyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İlerleyebilmek işi


ilerleyebilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , İlerleme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. İlerleme becerisi bulunmak


ilerleyici benzeşme
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Kelimede önceki sesin sonraki sesi etkilemesi

Örnek:

1. yok-dur > yoktur, gelmiş-dir > gelmiştir.

1. yok-dur > yoktur, gelmiş-dir > gelmiştir.


ilerleyiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İlerleme işi


iletebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İletebilmek işi


iletebilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , İletme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Öğretisini başkalarına iletebilmekten umudunu kestiği anlar bile oluyordu.

1. Öğretisini başkalarına iletebilmekten umudunu kestiği anlar bile oluyordu.

2. İletmeye gücü yetmek


ileti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yazı veya sözle verilen, gönderilen bilgi, mesaj


iletilebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İletilebilmek işi


iletilebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İletilme ihtimali veya imkânı bulunmak


iletiliş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İletilme işi


iletilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İletilmek işi


iletilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İletme işi yapılmak


iletim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İletme işi

2. fizik , fizik , fizik , fizik , İletken şeylerden ısı veya elektriğin geçmesi

3. kimya , kimya , fizik , fizik , kimya , kimya , fizik , fizik , Isı yayımı


iletiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İletme işi


iletişim

İlgili Kelimeler:

iletişim ağı, iletişim araçları, iletişim merkezi, iletişim ortamı, iletişim uzmanı, uz iletişim, kitle iletişimi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirişim, haberleşme, komünikasyon

2. teknik , teknik , teknik , teknik , Telefon, telgraf, televizyon, radyo vb. araçlardan yararlanarak yürütülen bilgi alışverişi, bildirişim, haberleşme, muhabere, komünikasyon

Örnek:

1. Basın mensupları bağlı oldukları yayın kuruluşları ile iletişim hâlindeydiler.

1. Basın mensupları bağlı oldukları yayın kuruluşları ile iletişim hâlindeydiler.


iletişim ağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İletişim araçlarının birbirleriyle ortak bağlantı kurma veya iş birliği sağlama durumu veya düzeni


iletişim araçları
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplumda sözlü veya yazılı haber alma imkânını sağlayan teknik araçlar, yayın organı, medya


iletişim kurmak
Anlamı:

1. bilgi, haber vb. alışverişi yapmak

Örnek:

1. Falih Rıfkı Atay da düşünen ve iyi iletişim kuran bir insandı.

1. Falih Rıfkı Atay da düşünen ve iyi iletişim kuran bir insandı.